Saturday, November 28, 2015

neden genel olarak diyetisyenlere guvenmiyorum?

oncelikle soylemek isterim, butun bir meslek grubunu basarisiz ve guncel anlamda bilgi eksikligi icinde gormuyorum, her meslegin iyisi ve kotusu mevcut. isini iyi yapan diyetisyenleri tenzih ederim ancak tahmin edersiniz ki hicbir meslek gurubunun temsilcileri %100 basarili ve mesleginde iyi degil, benim elestirim de bu kisileredir, meslege degil… bogazici uni sonrasi ingiltere’de egitim almis, cok iyi ingilizcesiyle dunyayi takip eden ceren yavuz gibi bu meslegi mukemmel icra eden o kadar basarili isimler var ki…
cartoon-expert1beslenme bir bilim, yani dogrulari ve yanlislari belirli, sahsi goruslere yer yok… ‘dunya zararli dese de ben yararli oldugunu dusunuyorum’ degil, birseyin kilo verdirmis olmasi saglikli kilo verdirmis anlamina gelmiyor ya da yontemi saglikli hale getirmiyor, diyetisyenin tavsiye etmesi diyetisyen gercekten isinin ehli degilse degerli degil, her zayif insan her kiloludan saglikli degil, size verilen her tavsiye dogru degil, ve ne yazik ki bu konuda surekli konusan insanlarin cogu bu konuda bilgili degil…
saglikli beslenmek ne yazik ki kolay degil, ancak bol arastirma, okuma, dunyayi takip etmeyle olabilecek birsey, egitimini almak herkes icin mumkun ya da artik uygun zamanda degil, ama kendinizi egitmek ve kendinizi saglikli beslemek konusunda belki de ozellikle mantar gibi acilan ozel okullardan  mezun diyetisyenlerden daha yararli seyler bilmeniz mumkun…
ornek olarak yag yediginizde kilo alacaginizi saniyorsaniz son birkac senedir yapilan arastirmalardan, bilimsel gerceklerden ve aslinda saglikli beslenme bilgisinden oldukca uzakta oldugunuzu soylemeliyim. artik butun dunyadaki bilim otoriteleri yag aliminin saglikli oldugu konusunda hem fikir, yagin diyabet, kolestrol, kalp hastaligi, obezite nedeni olmadigi coktan kanitlandi, hepisinin suclusunun fazla miktarda karbonhidrat ve seker oldugunu bas bas bagiriyor arastirmalar. ancak bu arastirmalar tamamen ingilizce, turkceye cevrilmeleri ve ulkemizde duyulmalari seneler suruyor, ulkemiz diyetisyenleri ise genel olarak ingilizce bilmiyorlar, malum makale okumak ve arastirma yapmak icin gereken ingilizce ileri duzeyde olmali, okulda alinan bir kac dersten ibaret bir ingilizcenin bilimsel olarak güncel kalmaya yarari yok. bu nedenle okuyamiyor, ogrenemiyorlar. bugun 10 ayri diyetisyenden randevu alsaniz 10u da size %90 ayni listeyi verecektir, hepsinde en az 2 dilim ekmek, 2 ogun meyve, yagsiz sut ve yogurt, sadece 1 yumurta, yagsiz salata, belki ara ogunlerde galeta veya ‘diyet’ biskuvi goreceksiniz. asla goremeyeceginiz sey yaglar olacaktir, salatana 2 kasik saf zeytinyagi dokmelisin ya da eti form degil 25 tane badem yemelisin yazili listeniz olmayacaktir, bugune kadar kendime verilen diyet listeleri ve ertafimdaki insanlardan bana verimis yaklasik 20 listem var ve hepsi bu sekilde… sebep basit, okumanin olmadigi yerde kendini gelistirmek imkansiz, yabanci dilin olmadigi yerde ise dunyayi takip olanaksiz. aranizda universitede okuyup bitirdigi bolumden dersleri hatirlamayan yok mu? ogretilen herseyi hatirliyor musunuz? okulunuzu bitirdikten sonra bolumunuzle alakali dunyada ne yenilikler olmus takip ediyor musunuz? neler degismis, ogrendiginiz neler artik hatali kabul ediliyor izliyor musunuz? hayir mi? o zaman diyetisyenlerin dunyayi ve bilimi takip edip kendilerini gelistirdiklerini nereden biliyorsunuz? hicbir meslek grubuna körü körüne guvenmemelisiniz, okudugunuz bolumden hic hatirlamadiginiz konular ya da ucu ucuna gectiginiz dersler yok muydu? bitirdiginiz bolumu tam hakkini vererek yapabiliyor musunuz? hayirsa neden bir baskasinin da yapabildigine gozunuz kapali inanasiniz? tabi ki bu dediklerimin butun meslek grubu hakkindaki dusuncelerimi ifade ettigini sanmayin, meslegini hakkini vererek yapan, dunyayi takip eden, son derece basarili diyetisyenler de var. ancak benim sahsi deneyimlerim, etrafimda diyetisyen tecrubesi olan onlarca insan ve ozellikle sanal medya sayesinde gorduklerim bana bunlari dedirtiyor.
size ornek verecek olursam bugune kadar kendi eski diyetisyenim, arkadas ve akrabalarimin gittikleri ve IG uzerinde hem takip ettigim hem de bu konuda hassasiyetimi bilen insanlarca bana gosterilen diyetisyenlerden su sekilde tavsiyeler gordum: bebekler icin oldugundan kilo yapmayacagibini iddia ederek bebek biskuvisi tavsiye eden, tatli krizleri icin aksamlari 2 adet eti tutku biskuvi tavsiye veren, hergun bir adet sutlu tatliya saglikli diyen ve bu tavsiyeyi verirken serbetli tatli her zaman yenmemeli ama sutlu tatli uygundur, karbonhidrat yemeyen intihara meyilli olur diyen (psikiyatri egitimi de var yani!), ispanak ailesinden bir bitki oldugunu bilmeden quinoa’ya bugday ya da mercimekle ayni sinifta tahil diyen, quinoa icin yine karbonhidrat degil protein kaynagidir diyen (oysa 100 grda 64 gr carb ve 14 gr protein var), gunde 6 dilim kepekli ekmek yemezseniz zayiflamaniz sagliksiz olur diyen, sade makarna 1 tencere bile olsa kilo yapmaz, kilo yapan sosudur diyen ve gunde 1 lt light cola icebilirsiniz, aspartamin zarari yoktur diyen diyetisyenler gördüm.  tekrar ediyorum, bu meslegi yapan herkes basarisizdir asla demiyorum  ancak bir butun meslek grubunu da ne derse dogrudur diye kabul etmek ayni oranda hatali bir davranis olur. tip fakultesini bitiren bir doktor uzmanlik sinavini vermeden vucudunuza nester degdiremez, baro sinavini gecmeyen bir avukat size mahkemede temsil edemezken okulu bitirdigi gibi hatta bazen bitirmeden tavsiyeler veren bir kisiye koru koruna guvenmek yerine kendi arastirmanizi yaparak saglikli beslenme konusunda kendi bilincinizi yaratabilirsiniz…
son olarak ketogenic beslenme dunyada son derece onemli bir yer tutmaya baslayip yurtdisindaki diyetisyenlerce cok iyi bilinirken 2002’de hacettepe’den  mezun olan diyetisyen arkadasim ‘yaa iste yag yiyorsun yaa’ diyerek bu beslenmeye ait butun bilgisinin bu kadar oldugunu itiraf etmisti. kendisi ilk ve tek gittigim diyetisyendi ve yagsiz beslendigim icin regl duzenimden olmustum… paleo nedir, AIP nedir bilmeyen diyetisyen cok fazla, ogrendiklerinde de hemen yermek, kabul etmemek yine cok gorulen birsey.
diyetisyelerin doktorlarla olan atismasi da bana komik geliyor, fizyoterapi uzmaninin “ben ortopedi uzmanı doktordan daha iyi biliyorum” demesi neyse diyetisyenin “ben biyokimya uzmanindan, endokrinologdan daha fazla bilgi sahibiyim” demesi de ayni miktarda sacma bence, tıp olmasaydı beslenme uzmanligi diye bir bilim dali da olmayacakti…
bir de 2000 senesinde mezun olmus, ancak ingilizce bilmediginiz icin dunyayi takip edemiyor, yurtdisinda kongrelere katilamiyor, egitiminizi ilerletemiyorsaniz bilgileriniz eski kalmaya mecbur, cunku beslenme bilimi hergun ilerleyip degisiyor, 10 yil once yumurta yemeyin denirken simdi yumurta gunde 3 tane bile saglikli, saglikli yaglar coktan aklandi, kale, sprulina, yaban mersini gibi super gidalar surekli dunya gundemindeyken 15 sene once diplomayi alip, ben oldum artık demek cok hatali bir davranis olur, kopek baliklarinin ileri dogru yuzmezlerse bogulduklari gibi, bilim dunyasindaki insanlar da kendilerini gelistirmezse geri kalmaya mahkumlar, bu tıpta da, teknolojide de ayni…
sanirim ne demek istedigimi  anlatabildim…

1 comment:

Anonymous said...

Bir diyetisyen kardeşi olmama rağmen hak veriyorum. Ne yazık ki, o verilen çok sık ara öğünler vs insülünü yükseltmekten başka bir işe yaramayacak :( diyet bisküvi ile olmaz bu iş.